GÖL YAŞAMSAL SU SEVİYESİNİN ALTINDA

ISPARTA 12.05.2022 - 10:34, Güncelleme: 12.05.2022 - 10:36
 

GÖL YAŞAMSAL SU SEVİYESİNİN ALTINDA

Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, Eğirdir Göl’ünün son durumu hakkında Demokrat’a önemli açıklamalar yaptı. Acı reçeteyi gün yüzüne çıkaran Erol Kesici: “Eğirdir Gölü su seviyesi, kritik eşiğin( Gölün Yaşamsal Su Seviyesinin) çok altında’ dedi.
TTKD Bilim Danışmanı Hidrobiyolog Erol Kesici, Demokrat Muhabiri Tuna Ünal’a yaptığı özel açıklamada Eğirdir Göl’ü hakkında ki bilimsel gerçekleri ortaya serdi.  Hidrobiyolog Dr. Kesici: ‘Eğirdir Gölü;  insanların müdahalesi olmadan dünden bugüne kendi ekosistemini koruyan bir canlı varlık gibi. Beş milyon yıl öncesinden günümüze gelen doğal tatlı su gölüdür. Stratejik ve ekonomik öneme sahip olan göl, insanların içme kullanma suyu kaynağı olması bakımından da çok büyük önem arz etmekteydi. Son 60 yıl içerisinde gölden, gölün yıllık su bütçesini korumadan yapılan aşırı su alımlarının iyi yönetilememesi nedeniyle,  gölün su bütçesi sürekli açık vermektedir. Eğirdir Gölü’nün yıllar öncesi ortalama 14- 16mt. olan su seviyesi, son yıllarda 4-5 metreye kadar düşmüştür. Bu yıl gölün ortalama su seviyesi yaklaşık 5 -6 metre civarındadır. Bir canlı varlık olan doğal göllerde, kuruyan mevcut su seviyesinin neredeyse yarıdan fazlasının geri kazanılamaması,  bilimsel olarak gölün kuruma sürecinde olduğunun en önemli göstergesidir. Aynı zamanda gölün biyolojik çeşitliliğinin kaybolmasının yanı sıra kirlilik ve de çözünen madde miktarı artışı, göl suyunun içme suyu ve tarımda kullanılması çok ciddi sorunlar yaratmaktadır. GÖLÜN SU SEVİYESİNDE İSTENİLEN ARTIŞ SÖZ KONUSU DEĞİL! Bu yıl yağışların mevsim normallerine dönmesiyle birlikte gölde su seviyesi geçtiğimiz Kasım –Aralık ayının su seviyelerine göre artış göstermişse de, geçen yılın Mart-Nisan ayının seviyelerine ulaşamadığı (30-50 cm. altında)  yetkililerce de bildirilmektedir. Nisan ayı sonunda ve Mayıs başında Eğirdir Gölü’nün su seviyesi bu ayın Mart ve Nisan ayı ortalamasının altında olmasının nedeni yağış azlığına bağlanabilirse de! Temel sorun, suya olan talebin giderek artması nedeniyle gölden aşırı su alınması ve suyun “her alanda israf edilmesidir”. Eğirdir, Beyşehir Gölleri gibi doğal tatlısu göllerin korunması ve geleceğe sağlıklı olarak taşına bilmesi için su seviyesinin göllerin ekosistemini koruyan YAŞAMSAL su seviyesi olan ortalama 12mt. altına düşmemesi gerekir. Bu seviyenin güneş ışınlarının gölün dip kesimine kadar ulaşmasını önlemesi (aşırı bitki artışını önlemesi) hem de göldeki su kayıplarına neden olan buharlaşmanın azalması için en önemli bilimsel kritik eşiktir. Gölün;  Aralık ayına göre su seviyesinin yükseldiği konusundaki açıklamalar akılları karıştırmamalıdır. Eğirdir Gölü’nde şu haliyle bile ortalama su seviyesi 6mt civarındadır. İstenilen seviye; gölün yaşamsal su seviyesine ulaşması için geç kalınan önlemlerin acil olarak alınmasıdır. Bunun için; GÖL BİLMİ İLKELERİ; SORUNU ANA ÇÖZÜM KAYNAĞIDIR, YARIN ÇOK GEÇ! Öncelikle, yıllardır gölün sorununun ve çözümünün bilinmesine rağmen, sanki yeni karşılaşıyormuşçasına toplantılar, eylem planları hazırlamaktan vazgeçip,  yıllardır söylenen “çek-çaklar” yerine, bilinen bilimsel çözüm konusunda uygulamaya-eyleme geçmek gerekmektedir. *Eğirdir Gölü adeta durmadan kan kaybeden hasta durumundadır. Kirlilik ve kuruma sorunu hızla artan en önemli sorunudur.  Acil önlemlerin alınmasında geç kalınmamalıdır. Öncelikle gölün, koruma ve kullanma ilke ve yasalarınca belirtilen kurallara göre amasız-fakatsız yönetilmesi gerekmektedir. Yoksa gölü kaybetmek durumundayız.  * Gölün su seviyesin azalmasının nedenini “iklim krizine” bağlamak kendimizi kandırmak olacaktır. Bilimsel veriler doğrultusunda gölün bu hale gelişine “iklim krizinin” 4-5 katı oranında aşırı su kullanımı ve israfının etkisi olduğu yıllardır bilinmektedir (ÜNESCO- WEO). * Gölün kurumasına neden olan kontrollü kontrolsüz şekilde gölden alınan suyunu neredeyse %80nin tarımda kullanılmasına izin verilmemelidir. Suyumuza göre ve iklime göre, tarımın bilimsel yöntemini ve dokusunu belirlemek ve de gölü kirleten, kurumasına neden olan çok aşırı orandaki yapay gübre ve tarım ilacı (zehiri) kullanımına son verilmesi gereklidir. Günün koşullarına uygun teknolojik tarıma ve damla suya ve damla suda  toprak altı yöntemine geçilmelidir. GÖL HAVZA BÜTÜNLÜĞÜ İÇERİSİNDE KORUNMALIDIR *Gölün  beslenimi sadece gölün üzerine düşen yağışlara bırakılmamalıdır. Gölü besleyen yüzey akış sularının önüne gölet, set ve baraj yapımından vazgeçilmelidir. Yeraltı sularının yasal olmayan sondajla çekilmesine izin verilmemelidir ve sınırlandırılmalıdır. * Göl çevresindeki tarımsal-evsel- sanayi vb. her türlü atıklarının göle bırakılması, gölde ağır metal vb kimyasalların depolanmasına, kirliliğin- otlanmanın aşırı oranda artmasına neden olmasının yanı sıra, kurumayı artırmakta, su ürünlerinin üreme- büyümesine de engel teşkil etmektedir. Gölde su seviyesini konusunda bilinmesi gereken diğer bir gerçekte, gölün çeşitli kısımlarında 50 cm.1m. aşan dip çamuru nedeniyle aslında seviyenin bilinen eski kota göre daha yüksekolmasıdır. Bu  vb nedenle hem sağlık açısından hem de gölün korunması bakımından gölde MUTLAKA “TOKSİK” DİP ÇAMURU temizlenmeli, gölün su akışına engel olunmamalıdır. * Eğirdir Gölü Özel Hükümleri; gölde nereye neyin yapılacağını, gölün niçin korunması gerektiğini ve bu konuda birçok özel-kamu kuruluşlarına, herkesin sorumluluğu olduğu, ve bu hükümlerin tavsiye olarak kalmaması, göl kenarlarının hiçbir koşulla işgal edilmemesi, içtiğimiz, ürününü yediğimiz su azaldıkça- kirletildikçe sağlık sorunları üzücü bir durum almamasının yanı sıra göle gelecek kuşaklara kalmayacağı unutulmamalıdır. GÖLÜN SU BÜTÇESİNİ KORUMAK, AİLE ve DEVLET BÜTÇESİNİ KORUMAK KADAR HASSAS ve DEĞERLİDİR: Gölün su bütçesini korumak, ailelerin, ülkenin bütçesini korumak gibidir. Aileler yarın dara düşmek, sıkıntı içerisinde yaşamamak, “ kimseye muhtaç olmamak” için aile bütçelerini ona göre düzenleyip, ayaklarını yorganına göre uzatıyorlarsa, gölün suyunu-  bütçesini de bu şekilde korumamız-düzenlememiz gerekir. Unutmayalım, suyu üreten tek fabrika; göller, nehirler ve suyun doğadaki doğal dolaşımıdır. Engel olmayalım. Yine unutmayalım ki su iyi yönetilirse; bolluk, bereket, sağlık ve huzur getireceği gibi, su iyi yönetilmediğinde; kıtlık, açlık, salgın, ve savaşları getireceği/ getirdiği unutulmamalıdır. Her şey insanların elinde… Yaşamak için- huzur için paradan daha çok, temiz doğaya ve onun kaynaklarına ihtiyacımız var. Eğirdir Gölü su seviyesi, kritik eşiğin( Gölün Yaşamsal Su Seviyesinin) çok altında’” dedi. 
Türkiye Tabiatını Koruma Derneği (TTKD) Bilim Danışmanı Dr. Erol Kesici, Eğirdir Göl’ünün son durumu hakkında Demokrat’a önemli açıklamalar yaptı. Acı reçeteyi gün yüzüne çıkaran Erol Kesici: “Eğirdir Gölü su seviyesi, kritik eşiğin( Gölün Yaşamsal Su Seviyesinin) çok altında’ dedi.

TTKD Bilim Danışmanı Hidrobiyolog Erol Kesici, Demokrat Muhabiri Tuna Ünal’a yaptığı özel açıklamada Eğirdir Göl’ü hakkında ki bilimsel gerçekleri ortaya serdi.  Hidrobiyolog Dr. Kesici: ‘Eğirdir Gölü;  insanların müdahalesi olmadan dünden bugüne kendi ekosistemini koruyan bir canlı varlık gibi. Beş milyon yıl öncesinden günümüze gelen doğal tatlı su gölüdür. Stratejik ve ekonomik öneme sahip olan göl, insanların içme kullanma suyu kaynağı olması bakımından da çok büyük önem arz etmekteydi. Son 60 yıl içerisinde gölden, gölün yıllık su bütçesini korumadan yapılan aşırı su alımlarının iyi yönetilememesi nedeniyle,  gölün su bütçesi sürekli açık vermektedir. Eğirdir Gölü’nün yıllar öncesi ortalama 14- 16mt. olan su seviyesi, son yıllarda 4-5 metreye kadar düşmüştür. Bu yıl gölün ortalama su seviyesi yaklaşık 5 -6 metre civarındadır. Bir canlı varlık olan doğal göllerde, kuruyan mevcut su seviyesinin neredeyse yarıdan fazlasının geri kazanılamaması,  bilimsel olarak gölün kuruma sürecinde olduğunun en önemli göstergesidir. Aynı zamanda gölün biyolojik çeşitliliğinin kaybolmasının yanı sıra kirlilik ve de çözünen madde miktarı artışı, göl suyunun içme suyu ve tarımda kullanılması çok ciddi sorunlar yaratmaktadır.

GÖLÜN SU SEVİYESİNDE İSTENİLEN ARTIŞ SÖZ KONUSU DEĞİL!

Bu yıl yağışların mevsim normallerine dönmesiyle birlikte gölde su seviyesi geçtiğimiz Kasım –Aralık ayının su seviyelerine göre artış göstermişse de, geçen yılın Mart-Nisan ayının seviyelerine ulaşamadığı (30-50 cm. altında)  yetkililerce de bildirilmektedir.

Nisan ayı sonunda ve Mayıs başında Eğirdir Gölü’nün su seviyesi bu ayın Mart ve Nisan ayı ortalamasının altında olmasının nedeni yağış azlığına bağlanabilirse de! Temel sorun, suya olan talebin giderek artması nedeniyle gölden aşırı su alınması ve suyun “her alanda israf edilmesidir”.

Eğirdir, Beyşehir Gölleri gibi doğal tatlısu göllerin korunması ve geleceğe sağlıklı olarak taşına bilmesi için su seviyesinin göllerin ekosistemini koruyan YAŞAMSAL su seviyesi olan ortalama 12mt. altına düşmemesi gerekir. Bu seviyenin güneş ışınlarının gölün dip kesimine kadar ulaşmasını önlemesi (aşırı bitki artışını önlemesi) hem de göldeki su kayıplarına neden olan buharlaşmanın azalması için en önemli bilimsel kritik eşiktir.

Gölün;  Aralık ayına göre su seviyesinin yükseldiği konusundaki açıklamalar akılları karıştırmamalıdır. Eğirdir Gölü’nde şu haliyle bile ortalama su seviyesi 6mt civarındadır. İstenilen seviye; gölün yaşamsal su seviyesine ulaşması için geç kalınan önlemlerin acil olarak alınmasıdır. Bunun için;

GÖL BİLMİ İLKELERİ; SORUNU ANA ÇÖZÜM KAYNAĞIDIR, YARIN ÇOK GEÇ!

Öncelikle, yıllardır gölün sorununun ve çözümünün bilinmesine rağmen, sanki yeni karşılaşıyormuşçasına toplantılar, eylem planları hazırlamaktan vazgeçip,  yıllardır söylenen “çek-çaklar” yerine, bilinen bilimsel çözüm konusunda uygulamaya-eyleme geçmek gerekmektedir.

*Eğirdir Gölü adeta durmadan kan kaybeden hasta durumundadır. Kirlilik ve kuruma sorunu hızla artan en önemli sorunudur.  Acil önlemlerin alınmasında geç kalınmamalıdır. Öncelikle gölün, koruma ve kullanma ilke ve yasalarınca belirtilen kurallara göre amasız-fakatsız yönetilmesi gerekmektedir. Yoksa gölü kaybetmek durumundayız. 

* Gölün su seviyesin azalmasının nedenini “iklim krizine” bağlamak kendimizi kandırmak olacaktır. Bilimsel veriler doğrultusunda gölün bu hale gelişine “iklim krizinin” 4-5 katı oranında aşırı su kullanımı ve israfının etkisi olduğu yıllardır bilinmektedir (ÜNESCO- WEO).

* Gölün kurumasına neden olan kontrollü kontrolsüz şekilde gölden alınan suyunu neredeyse %80nin tarımda kullanılmasına izin verilmemelidir. Suyumuza göre ve iklime göre, tarımın bilimsel yöntemini ve dokusunu belirlemek ve de gölü kirleten, kurumasına neden olan çok aşırı orandaki yapay gübre ve tarım ilacı (zehiri) kullanımına son verilmesi gereklidir. Günün koşullarına uygun teknolojik tarıma ve damla suya ve damla suda  toprak altı yöntemine geçilmelidir.

GÖL HAVZA BÜTÜNLÜĞÜ İÇERİSİNDE KORUNMALIDIR

*Gölün  beslenimi sadece gölün üzerine düşen yağışlara bırakılmamalıdır. Gölü besleyen yüzey akış sularının önüne gölet, set ve baraj yapımından vazgeçilmelidir. Yeraltı sularının yasal olmayan sondajla çekilmesine izin verilmemelidir ve sınırlandırılmalıdır.

* Göl çevresindeki tarımsal-evsel- sanayi vb. her türlü atıklarının göle bırakılması, gölde ağır metal vb kimyasalların depolanmasına, kirliliğin- otlanmanın aşırı oranda artmasına neden olmasının yanı sıra, kurumayı artırmakta, su ürünlerinin üreme- büyümesine de engel teşkil etmektedir. Gölde su seviyesini konusunda bilinmesi gereken diğer bir gerçekte, gölün çeşitli kısımlarında 50 cm.1m. aşan dip çamuru nedeniyle aslında seviyenin bilinen eski kota göre daha yüksekolmasıdır. Bu  vb nedenle hem sağlık açısından hem de gölün korunması bakımından gölde MUTLAKA “TOKSİK” DİP ÇAMURU temizlenmeli, gölün su akışına engel olunmamalıdır.

* Eğirdir Gölü Özel Hükümleri; gölde nereye neyin yapılacağını, gölün niçin korunması gerektiğini ve bu konuda birçok özel-kamu kuruluşlarına, herkesin sorumluluğu olduğu, ve bu hükümlerin tavsiye olarak kalmaması, göl kenarlarının hiçbir koşulla işgal edilmemesi, içtiğimiz, ürününü yediğimiz su azaldıkça- kirletildikçe sağlık sorunları üzücü bir durum almamasının yanı sıra göle gelecek kuşaklara kalmayacağı unutulmamalıdır.

GÖLÜN SU BÜTÇESİNİ KORUMAK, AİLE ve DEVLET BÜTÇESİNİ KORUMAK KADAR HASSAS ve DEĞERLİDİR:

Gölün su bütçesini korumak, ailelerin, ülkenin bütçesini korumak gibidir. Aileler yarın dara düşmek, sıkıntı içerisinde yaşamamak, “ kimseye muhtaç olmamak” için aile bütçelerini ona göre düzenleyip, ayaklarını yorganına göre uzatıyorlarsa, gölün suyunu-  bütçesini de bu şekilde korumamız-düzenlememiz gerekir. Unutmayalım, suyu üreten tek fabrika; göller, nehirler ve suyun doğadaki doğal dolaşımıdır. Engel olmayalım. Yine unutmayalım ki su iyi yönetilirse; bolluk, bereket, sağlık ve huzur getireceği gibi, su iyi yönetilmediğinde; kıtlık, açlık, salgın, ve savaşları getireceği/ getirdiği unutulmamalıdır. Her şey insanların elinde… Yaşamak için- huzur için paradan daha çok, temiz doğaya ve onun kaynaklarına ihtiyacımız var. Eğirdir Gölü su seviyesi, kritik eşiğin( Gölün Yaşamsal Su Seviyesinin) çok altında’” dedi. 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ispartamanset.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.