SİSTEMİ DEĞİŞTİRMEK İÇİN YOLA ÇIKTIK
SİSTEMİ DEĞİŞTİRMEK İÇİN YOLA ÇIKTIK
Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır 1 Kasım Cuma günü Isparta ziyareti gerçekleştirdi ve Halk Buluşması toplantısında partililerle bir araya geldi.
Milli Yol Partisi Isparta İl Başkanı Yusuf Işık ve patililer tarafından şehrin girişinde karşılanan Genel Başkan Çayır, toplantı öncesinde karşılama konvoyu ile birlikte halkı selamlamak üzere bir şehir turu gerçekleştirdi. Genel Başkan Remzi Çayır daha sonra Halk Buluşması toplantısına geçerek, “Türkiye nasıl kurtulur? Türkiye nasıl normalleşir? Türkiye bu badireden ve 140 yıllık ezberden nasıl yol alır ? Bunun kısa bir muhasebesini beraber yapma iradesini gösterdiğiniz ve buraya kadar geldiğiniz için ayrı ayrı hepinize teşekkür ederim “ sözleriyle başladığı konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
YOLSUZLUK VAR, HIRSIZLIK VAR, DEVLET SOYULUYOR
“Yolsuzluk var, hırsızlık var, devlet soyuluyor. Buna bir son verelim. Bu toplum bunu hak etmiyor, bu hayat pahalılığı neyin nesi? Böyle hayat pahalılığı mı olur? Bu yönetenlerin hırsızlığından ileri gelir. Eğer bir yönetici kendi zengin, halkı fakirse, bilinki o yönetici hırsızlık yapıyordur“ demiş. Vallahi doğru demiş. 22 yıl sonra geldiğimiz noktaya bakın. Geldiğimiz nokta nedir biliyor musunuz ? Halk zorluk içerisinde, hayatını idameye çalışıyor. Hayatıyla savaşıyor, daha iyi bir yere gelebilmek için. Bir haneye bir maaş değil, iki maaş bile girmiş olsa; o hanede insanca yaşamak çok zor. Hele bu devirde şu an ev hayali kurmak, araba hayali kurmak bitti. Öyle bir şey yok, öyle bir şey olamaz. Çünkü hayatın normal akışına ters. Nihayetinde o da tuttu kurarken partisini, iki problemi partisinin ismi yaptı. Adalet ve kalkınma. Sonuç?Hüsran.Sonuç,ne dediyse aynı akıbeti kendisi buldu. Yasaklar var mı? Şu an 22 yıl sonra var. Hırsızlık var mı? Yolsuzluk var mı? Ta boğaza kadar. Yoksulluk var mı? Hayat pahalılığı var mı? Dolu. Saygıdeğer cumhurbaşkanı 22 yıl boyunca ne yaptın? Niye bizi çukurun içine düşürdün? Ben bu işi yapamadım diye niye diyemiyorsun? Dönüyorsun halka bambaşka bir dünya çiziyorsun? Eşeği boyayıp bize satıyorsun, hem de oy istiyorsun. Bu zülüm niye?
BİR ŞEY DEĞİŞECEK, HER ŞEY DEĞİŞECEK
İşte değerli arkadaşlar burada Milli Yol devreye giriyor. Rabbim her şeyi bilmektedir, Rabbim her şeyin sahibidir. Milli yol işte başından beri 1900’den önceki dönemde dahil,gerileme ve yıkılma dönemimiz de dahil, ezberi bozmak ve aynı yerinden ısırılmış bu milleti yılanlara ısırtmamak için yola çıktık. Dönem değişiyor, sadece bizi ısıran yılanlar değişiyor. İktidarlar değişiyor, isimler değişiyor, partiler değişiyor. Ahval değişiyor mu? Halimiz değişti mi?Yok. Onun için çıktık dedik ki; bir şey değişecek, her şey değişecek. O şey sistem. Eğer sisteminiz yoksa, sadece benim iyi niyetime kalmış idareden bir şey çıkmaz. Adam iyi bir adam, iyi bir müslüman,iyi bir Türk. Bu böyle olmaz. Sistem beni de bağlayacak, toplumu da bağlayacak, herkesi bağlayacak. Alman bir memurun çalıştığı yerde herhangi bir hırsızlığa, yolsuzluğa karıştığını hiç duymadım diye sordum bir Almana, dedi ki sistem öyle bir yapıyı ortadan kaldırdı, istese de hırsızlık yapamaz. Devletin ve siyasetin tek bir ödevi var, bizi karnı tok,şerefli, onurlu yaşatmak. Ama Türkiye’de siyasetin şu an tek bir gayesi var, kendi cebini doldurmak, partilisini büyütmek ve istikbali kazanmak. Türkiye’de bizim, Türk- İslam geleneğinde Farabi’nin ifadesiyle söylüyorum,” Erdem’li ve faziletli devlet “,yani hizmet devleti. Hizmet siyasetinin h’si bile yok.
SİSTEM DEĞİŞİRSE;ADALET, LİYAKAT, ÜRETİM OLUR
İşte bu sistemi değiştirmek üzere biz yola çıktık bu hareket üç saç ayağı üzerine kuruldu. Adalet, liyakat, üretim. Eğer adalet yoksa, hiçbir şey yoktur. Kendi yeğenleri ve kendi çocukları fetö’nün okulunda okudular, onlara hiçbir şey yok. Kendi partilileri fetö ile kolkola girdiler, kendine hiçbir şey yok. Feto ile hükümet kurdu. Ben söylüyorum, Allaha şükür korkusuzca söylüyorum. Çünkü ben 13 yıl zaten oraları görmüşüm. Bir daha hapishaneye girmekten korkacak halim yok. Ölümden de.Zaten yaş 65, en fazla yaşasak 10-15 yıl daha yaşarız. Ama bu millete bir şeyleri söyleyip, bir şeyleri değiştirip gitmek için siyaset yaptığımızı, yola düştüğümüzü sizi tanıklık ediyorum, şahitlik ediyorum. Başka bir sebebi yok.
BÖYLE ADALET Mİ OLUR ?
Amerika’yla karışık darbe yapmışlar. Gariban çocukları içeride, Tayyip Bey’in yakınları, falanca vekilin yakınları, falanca AK partililer bilmem elini kolunu sallayarak dışarıda. Böyle adalet mi olur? Kendin millete bunları öve öve bitiremedin. Bitiremeyen sensin. “Hocam sana hasret kaldık gel artık“ diyen kim? Ben miyim? He ben af diledim Allah’tan. Öbürü de af dilesin Allah’tan. Sana af dileme hakkı var da, bu adamları af dileme hakkı yok mu? Bu nasıl bir adalet? Senin yanında duran senin bakanın pandemide hırsızlık yaptı. Kendi şirketi ile iş tuttu, milletin parasını iç etti. Sen ne yaptın? Evine gönderdin. Bizim iktidarımızda, hırsızlığı oğlum,dayım, babam dahi yapmış olsa, eve değil mahkemenin önüne çıkartırız. Eğer onu böyle yapmış olsaydı, Türkiye farklı bir Türkiye olurdu. Yapamıyor;çünkü yapacak hali de yok, yüzü de yok. Çünkü menzil farklı.
ADALETSİZLİĞE KARŞI DİK DURMADIKÇA HİÇ BİR ŞEY DEĞİŞMEYECEKTİR
Onun için değerli kardeşlerim bu hareketi başlatırken tek gayemiz oldu. Evet paramız yoktu. Elin adamı Ankara’da bir tantana yapıyor, 40-50 milyon harcıyor. Bizim öyle bir paramız yok. Hatta size niye yola çıktığımızı, niçin dik durduğumuzu anlatmak için bir şey söyleyeyim. Daha parti yeni, birkaç yere gitmiştik ve Isparta’ya gelmiştik. Döndüler bana dediler ki, ya beyefendi sizden bir şeyler bekliyor. Beyefendi benden ne bekliyor dedim. İşte TRT Haber’e çıkarsanız , önünüzde iki tane muhabir koyalım, kendisinin Türk İslam coğrafyası için ne kadar faydalı olduğunu, müslümanlar ve ümmet için ne bulunmaz hint kumaşı olduğunu bir deklare edin ne var. Bu ne dedim ya. Yarın bir gün bakanlar değişecek dedi. Bakan heyeti değişecek. Yani bana tersten rüşvet teklif ediyor. Git işine dedim ya. Ben hakikati dünyalık mal ile değişir miyim? Muhsin Başkanın ben yanındaydım, ilk kez bize Amerika Birleşik Devletleri elçilerinden bir heyet geldi. Hiç bize gelmemişler o güne kadar. Ne zaman diyorum? Daha AK Parti kurulmamış, Fazilet kapatılmış, ortada bir boşluk var, biz %12-13’e tırmanıyoruz. Yani millet yavaş yavaş bize doğru dönmüş. Geldiler Muhsin Başkana dediler ki; halk sizi seviyor, yaptığımız araştırma ve anketlerde siz çok seviliyorsunuz. Sizinle gelecekte işbirliği yapmak istiyoruz. Bunu reddetti çünkü;siz Amerika’nın kayığına biner iş tutarsanız, Amerika’nın davulunu çalmak , kılıcını çekmek zorundasınız. Biz Allah’ın kılıcı dışında hiçbir şeyi çekmeyeceğiz. İsterse hüsran olsun, isterse siyaseten mağlup olalım. Hiçbir şey olmasa ne yazar. Döneriz yüce Allah’a hesap gününde derim ki; ey yüce Allah’ım bu millete vardım bazen sayıları yüz,bazen sayıları bin idi. Bazen beş kişiydi, bazen yüz beş kişiydi. Döndüm dedim ki;”Siz kendinizi değiştirmedikçe hiçbir şey değişmeyecek. Siz bu kötülüğe ve adaletsizliğe karşı dik durmadıkça hiçbir şey değişmeyecektir”dedim diye söylerim. Bunun içinde hiç kimseye diyet borcumuz yok. Hiç kimseye şu ya da bu şekilde yaslanmamız söz konusu değil. Ben adalet istiyorum. Benimle Savaşan, benim gibi düşünmeyenler için de adalet istiyorum. Siyaseten karşı olduğum insanlar için de adalet istiyorum. Kendim için istediğimi başkası için de istiyorum. Eğer bunu sağlayabilirsek, Türkiye’de adaleti sağlayabilirsek, kefaleti ortadan kaldırabilirsek biz bir çok şeyi başaracağız. Üretim gelir, yatırım gelir, işsizlik azalır, liyakat gelir.Hazreti peygamberi ağzından düşürmeyenler Tübitak’a ilahiyatçı alıyor. Ya,hazreti peygamber senin için örnek değil miydi?Tübitak neydi? Bilimsel araştırma. İlahiyatçının orada ne işi var. Hazreti peygamber beraber yürüdüğü, savaştığı sahabeyle beraber Mekke’ye girerken bütün sahabe,”Biz bununla savaştık, beraber yol yürüdük. Azabı biz çektik, buranın anahtarını bize verir herhalde“ demişler. Dönmüş bir Hristiyan aileye vermiş,hepsi büyük bir üzüntü içinde “Neden verdin?” demişler. Ne demiş biliyor musunuz? “Bu işi onlar iyi yapar” demiş.
GELECEĞİMİZ BORÇ BATAĞINDA
Biz işi iyi yapana vermediğimiz müddetçe Türkiye’de hiçbir şey değişmez. İşi partiliye,işi akrabaya, işi yandaşa verdiğimiz müddetçe Rabbim şahit olsun ki; şerefli yaşayamayız, çocuklarımıza bir gelecek kuramayız. Mümkün değil. Böyle bir şey yok. Eğer borçla devam ederseniz Türkiye 1900’lerde, yani Osmanlı yıkım ile beraber durmadan borç almış.Düyûni Umûmiye de bunun bir kurumsal adı. Yani o kadar çok borç almışız ki, bunun bir idaresi lazım gelmiş.Bir bakanlık bile kurulmuş. Şimdi o adetimiz, o huyumuz, o alışkanlığımız devam ediyor. Dün açıklama yapıyorlar, Merkez Bankası rezervleri 40 milyar $’a çıktı diye. Birisi de açıklıyor ki, 100 milyara çıktı diye. Bir de oraya swap koymuşlar. Swap çok yumuşak bir söz, anlamayacağınız bir şey.Swap demek diğer merkez bankalarından aldığımız borç demek. Bunu o şekilde söylüyorlar ki halk fazla anlamasın. Sen borçla hayatına devam eden bir devletsin, üretim yapmıyorsun. Sattığın aldığından daha az. Almanlar dört katı, ihracatı ithalatından dört katı fazla. Japonların fazla, gelişmiş ülkelerde fazla, sömürgeleşmiş hala biz var ya şu an tam bağımsız halde değiliz. Hala bize borç verenler, bize birtakım şeyleri dayatıyorlar. İşte o dayatma sonucunda, şu anda çoluğunuz çocuğumuz da, torunumuz da,geleceğimiz de borç batağında. Kimimiz bankalara borçluyuz, kimimiz konu komşuya borçluyuz, kimimiz akrabaya borçluyuz. Ama ülkeyi yönetenler kimse borçlu değil, sizden hep alacaklı oluyorlar. Hep de alacaklı oluyorlar. O sebeple değerli kardeşlerim üretim olmazsa, hiçbir şey olmaz.
TÜRKİYE GERÇEĞİNDEN HABERSİZ BİR YÖNETİM VAR
Türkiye’nin gerçeğinden habersiz bir yönetim var. Rabbim şahit olsun ki, gerçeğinden habersizler.Haberli olsalar, giderler çiftçinin yanına derler ki derdin ne? İşte bu çemberi,yolu kırmak lazım. Yolu kırarken de, siyasi anlayışlarla olmaz. Dün başka konuş, bugün başka konuş, yarın da başka konuş. Böyle bir ülke, böyle bir siyaset olur mu? Siyaset nedir? Türkiye’de siyaset başka,bizim inancımızda başka bir hali var. Türkiye’deki siyaset zenginlik kapısı, çıkar kapısı, makam kapısı.A partisinde de böyle,B partisinde de böyle. Müslümanı da böyle, milliyetçisi de böyle.. Kimsenin bundan rahatsızlık duyduğu da yok.Niye? İşlerine geliyor. Ama biz rahatsızız. Ben rahatsızım, arkadaşlarımız rahatsız ,rahatsız. Biz bunu değiştirmek istiyoruz. Değişmezse vallahi hiçbir şey olmaz, billahi bir hiçbir şey olmaz. Olmaz ya. Bu hareket bir siyasi parti değil. Ben bas bas bağırıyorum. Bağırmaya devam edeceğim. Rabbim şahit olsun ki, ta ki kimse duymadım demeyene kadar bağıracağız. Bu hareket bir inkılâp hareketi, bu hareket bir değişim ve dönüşüm hareketi.Yoksa bu sistem, bu yapı yeniden değişmediği müddetçe, bizim başarılı olma şansımız yok. Sanayi devrimi bitmiş, sanayi devriminin sonuçlarını bu toplumu hiç yaşamamış. Ağa ne verdiyse o kadar, baba ne verdiyse o kadar, şeyhi ne verdiyse o kadar, öğretmen ne verdiyse o kadar kültürüyle büyümüşüz. Bir günden bir güne “Ben de şunu istiyorum, itirazım var” diyeni duydunuz mu? Bu hareket bu kötülüklere, Türkiye’deki siyasi kötülüklere, siyasi yandaşlığa, vurdumduymazlığa, yeme içme işlerine itiraz ediyoruz. Baş kaldırıyoruz, artık yeter. Böyle geldi, böyle gitmesin bari. Gitmesin. Saygıdeğer kardeşlerim içim dolu, ben elbetteki Ankara’dan rüzgâr üfüreceğim, hiç kimseye aldanmayın. Yani şunu bilin, kendini boyayan insanların arkasında mutlaka bir senaryo olduğunu bilin. Mutlaka bilin. Öyle kolay değil. Ben hepsinin geçmişini de bilirim, geleceğini de bilirim. Öyle değil.
BU SİYASETİN TÜRKİYE’YE VEREBİLECEĞİ BİR ŞEY VAR MI ?
Değerli kardeşlerim Türkiye’de bir anlayışı daha yok etmemiz lazım. İki ay önce başka konuş, iki ay sonra başka konuş, daha sonra başka konuş. Bu siyasetin Türkiye’ye verebileceği bir şey var mı Allah için? Devlet beyi ben anlamakta güçlük çekiyorum. Ne kadar toplumda var olmuş adam varsa hepsini kovuyor. Kovduğu adamların hepsi birer değer.%60 oy aldı Mansur Yavaş Ankara’da, MHP geriledi. Adam yerine bile konulmadı. O gün sordum milliyetçi bir akademisyene,ismini vermeyeyim orada merkez karara girmiş. Dedim ki kaç sene görev yaptın,2 sene. Ne yaptın dedim; “Vallahi gittik oturduk, Bahçeli 5 -10 dakika konuştu bitirdi, biz de çıktık gittik” dedi. Hiç konuşmadınız mı dedim, hiç konuşmadık. Bu yapıdan ne çıkar? Bu mu atalarımızın meclisi? Bu mu geçmişten övdüğümüz dünya? Onun için buradan diyebiliriz ki Devlet beyin de Erdoğan’ın da yapacağı en büyük iyilik evlerine gidip, son dönemlerin güzel güzel istirahat ederek geçirilmelerini tavsiye ediyorum. İyi yaptılar, kötü yaptılar. Yani iyi şeyler de oldu, kötü şeyler de oldu. Onun takdiri milletin ve Allah’ındır. Ama bir insan ben beceremedim , yanlış yaptım demesini de bilmeli.
DEVLET BEY KAPALI SÖYLÜYOR, UMUT HAKKI “SENİ AFFEDECEĞİZ” DEMEKTİR
Sen çıkacaksın 2-3 ay önce pkk’yı yerden yere vur, yerden yere vurmayı bırak,”Bunların parasını kesin, böyle parti mi olur? hepsini def edin gitsin “ diyeceksin, sonra döneceksin iki ay sonra adama diyeceksin ki; gel meclise konuş. Ne konuşacak? Silahı bıraktım diyeceksin, sonra terörü bıraktım diyeceksin, sonra ne yapacaksın umut hakkından yararlan. Umut hakkı ne biliyor musunuz? Devlet bey kapalı söylüyor;seni affedeceğiz, sizi affedeceğiz demektir. Umut Hakkı bu. Türkçesi, Arapçası bu yani. Peki ne adına konuşuyorsun efendi sen. Senin umut hakkın var da bu şehidin hakkını nereye koyacağız. Şehidin hakkını nereye koyacaksın? Kaldı ki, adamlar çıkmış izliyorum takip ediyorum bütün konuşmalarını tek tek irdeliyorum. Kandil diyor ki, Cemil Bayık öbürü berisi bunlar hep terörist. Biz silahla mücadeleyi bırakmayız diyor. bırakırsak diyor isteklerimiz var. Yahu Tayyip Bey sen bunlarla daha önce masaya oturdun, bu adamlar senden talepte bulundular değil mi? Talepte bulundular. Konuş konuş sanki duygusal bir ortam varmış gibi, akil adamları da saldılar milletin içine sanki barış gelecekmiş gibi gibi. Adam çok net diyor ki demokratik özerklik istiyorum. Türkçesi ne? Federatif devlet istiyorum diyor çok net. Konuş konuş sözün varacağı yer ora. O halde sana federatif devlet verdik. Ne demek federatif devlet? Anayasada ismim olacak, bayrağım olacak, devletim olacak. Bu bu. bunu Kürtler de, Türkler de kabul etmez. Devletbey kabul etse de,Erdoğan kabul etse de; Kürtler de kabul etmez Türkler de kabul etmez. Biz Çanakkale’de, Yemen’de,her yerde üç cephede, dört cephede kâfirle, emperyalist güçlerle savaşan kimdi? kürtlerdi. Kimdi Türklerdi. kimdi? Çerkezlerdi, Boşnaklardı. Bu ülkede Türk milleti şemsiyesi altında Türk milleti olarak savaşan o kahramanlar, o gaziler, o şehitlerdi. Sen ne diyorsun Devlet bey? Sen ne diyorsun sayın Cumhurbaşkanı?
MİLLİ YOL HAREKETİ BAŞARILI OLMAK ZORUNDA
Birbirlerine oyun oynuyorlar. Rabbim şahit olsun, milleti kandırmak üzere bir siyaset olur mu? Siyasetçi milletine yalan söyleyerek 5-10 oy daha alayım 5-10 sene daha fazla durayım der mi? Ayıp, çok ayıp. Bu ülke bunları hak ediyor mu? 5 sene daha dursan ne olur,10 seni daha dursan ne olur? Ülke kaybediyor kardeşim, ülke kaybediyor. Üniversite okuyan gençlerin gözü diktiği yer Türkiye değil, neresi Amerika, Avrupa. Oraya kapağı nasıl atarım, tutuyor orada burada çalışıyor para biriktirip, oraya gitmenin yollarını arıyor. Sen ne yapıyorsun? Sen yeme içme işlerini çoğaltıyorsun, adaleti yerle bir etmişsin, kendi kendine bir dünya kurmuşsun, oligarşik bir yapı kurmuşsun, efendilerin dünyasını kurmuşsun, fakir fukaranın anası ağlıyor, senin bir elin yağda bir elin balda bir dünya kurmuşsun. Eski Erdoğan nerede? O ilk çıktığında millet azıcık dolar yükseldiğinde, azıcık pahalılık olduğunda tevara geliyordu, hepsini unuttu. Şu an o kişi, o kişi değil. O halde bize görev düşüyor. Bakın siz vebal bırakıp ben gideceğim. Ben üzerime düşeni yapıyorum. Beni bir siyasi görün, halvet sahibi görün, bir yoldaş görün, bir ülkücü, bir milliyetçi, bu devrin bir gezgini diyebilirsiniz ama bir şey diyeceğim vebal bırakıp gideceğim. Bu hareket başarılı olmak zorunda, burada beni dinleyen herkese diyorum,hepinize görev düşüyor. Eğer biz bu ülkeye adaleti , bu ülkeye liyakati, üretimi, insanca yaşamayı ve birlikte yaşamayı, farklı olmak olmak bir toplumun zenginliğidir. Sizin insanlığa ve ait olduğunuz millete kattığınız değerle büyümeniz veya küçülmeniz söz konusu. O halde biz farklı olabiliriz ama farklılık içerisinde bir olabiliriz. Bunu ispatlamış bir milletiz. Bunun bir çok örneğini verdik. O halde değerli arkadaşlar size vebal bırakıyorum. Vebal şu; eğer mevcut siyasi partiler size bir önermede bulunuyorlarsa, diyorlarsa benim gibi ben sistem değiştireceğim. Sistem cumhurbaşkanlığı sistemi değil;millet onu anlıyor,o değil. Türkiye yapısal bir değişikliği yapmak zorunda. Tarımdan sanayiye , sanayi’den eğitime. Çünkü hantal,insanın onurlu ve şerefli yaşamasına dönük değil. Sadece başa geçenin gücünü elde ettiği ve devam ettiği bir sistem. Halbuki bütün insanların mutlu ve refah içerisinde yaşadığı ve ifadesini, inancını, düşüncesini, fikrini açıkladığında herhangi bir zorluk yaşamayacağı bir ülke. Biz bundan bahsediyoruz.
SÜRELİ SİYASET, TEK CELSEDE ADALET
Şu an dijital çağı yaşıyoruz. Eskiden 1800’lerde 1900’lerde sanayi vardı,şimdi dijital çağ.O sebeple de ben diyorum ki biz dijital çağın milliyetçileri iyi dinleyin,biz dijital çağın milliyetçileri artık çağın gereklerine uygun insanı onurlu ve şerefli yaşatmak için siyaset yapıyoruz,çalışma yapıyoruz, projeler ortaya koyuyoruz. Süreli siyaset, tek celsede adalet derken bu bizim anahtar cümlemiz. Süreli siyaset, tek celsede adalet. Adam dönüyor bana diyor ki, tek celse de adalet mi olur? Tek mahkemede adalet çıkar mı? İşte onun altyapısını 13 yıl yatınca, bunların hakkında kafa yoruyorsunuz. Biz Cumhuriyet savcı yardımcıları oluşturuyoruz, hiç kimse gelip burada bunları anlatmaz. Ben daha iyi atlarım, daha iyi zıplarım, daha iyi yaparım, kahramanlık türkülerini daha iyi söylerim diyebilir. İkincisi adliye kolluk güçlerini oluşturuyoruz kurumsal . Milletin mahkeme açıldıktan sonra topladığı delilleri , mahkeme açılmadan toplayacağız lehte ve aleyhte. Çok basit. Süreli siyaset de işte bu başa gelip ideal
laflar söyleyip sonradan benzeyen normalleşen, her tarafı kokan insanlardan sizi kurtaracak.Dört artı dört ana yasal bir sonuç. Dördünü yaptı, ikinci dört seçilmedi evine gider.İkinci dört seçildi bitti,bir daha seçilemez. Bir daha milletin karşısına çıkamaz.
SABAH SÖYLEDİĞİNİZİ AKŞAM YALANLIYORSUNUZ
Adam 30 sene usanır,yürümekten aciz. Ecevit’i kınıyorlardı kendi Ecevit’in durumuna düştü. Ecevit’i kınadı bunlar. Adam yürüyemiyor, adam gidemiyor, adam hareket edemiyor dedi, ikisi de aynı duruma düştü. Allah’ın böyle bir adaleti var işte. Gidin evinize, bulunmaz hint kumaşı değilsiniz. Sabah söylediğinizi akşam yalanlıyorsunuz,iki ay sonra başka şeyler söylüyorsunuz. Millete verebileceğiniz başka bir şey kalmadı. Artık yeter, eziyet etmeyin evinize gidin.Gitmiyorlar,niye? Hepsi ölünce genel başkan veya cumhurbaşkanı sıfatıyla ölecek.Orada size bir faydası yok,söyliyeyim size.Siyasiler, hep genel başkan olarak ölmek isteyenler, buradan Isparta’dan sesleniyorum sizlere Rabbim şahit olsun ki ahirete bunun hiçbir faydası yok. Bu alışkanlığı yok edin ve evinize gidin. Yapacağınız en büyük iyilik, millete en büyük hizmet,sayın Cumhurbaşkanı ve ittifak ettiği partinin Devlet beyi de katıyorum gidin evinize dinlenin. Allah’a şükür gençler var, Allah’a şükür haklı çalışan bu millette çok insan var. Onları cebinden çıkaracak çok insan var. Şartlar uygun değil, ortamı uygun değil ondan dolayı öne çıkamıyorlar.
AK PARTİ 22 YILDIR NE YAPTI DA NE YAPACAK
İşte bu hareket, yarım kalmış bir hayali milletle buluşturacak. onunla ben hem hücrede, hem Mamak‘ta, hem dışarıda da zamanımı çoğalttım. O güzel insanı ne zaman tanıdı bu millet, ölünce. Ölmeden önce bilen var mıydı? O yarım kalmış hayalin peşindeyiz. Hayal;adamı olmayanın,arkası olmayanın, fakir fukaranın mümessil olmak, temsilcisi olmak. Gücü olmayanın, takati olmayanın, parası olmayanın umudu olmak. Bizim böyle bir görevimiz var. Adalet, adalet diye çağıranların, adalet kapısı olmak. Hani nerede vicdan diyenlerin vicdanı olmak. Rabbim şahit olsun ki bu sebeplerle siyaset yapıyoruz, bu da bizi motive ediyor. Yoksa buraya gelmek, yol yürümek, geceyi gündüze katmak, buradan Kayseri’ye gideceğiz.Bütün 81 ili bitireceğim. Ben arkadaşlarıma diyorum ki, gidin anlatın, hangisinin sizin gibi davası var? Sizin inancınız var, sizin anlatacak öykününüz var, sizin anlatacak projeniz var. Ben bu davaya gönül vermiş bütün arkadaşlarıma, bacılarıma sesleniyorum; torunlarınızın, çocuklarınızın bu ülkede üniversite bitirdiğinde iş bulur muyum bulmaz mıyım veya başıma bir bela geldiğinde adalet yerini bulur mu bulmaz mı diye endişelerini yok etmek için bu hareketin, bu anlayışın devlet olması, iktidar olması lazım. Aksi taktirde birbirinin kopyası iktidarlar gelirler.Şu an yaşadığımız 140 yıllık serüvenin tam da özeti bu. İktidar değişir, adamlar değişir, partiler değişir, sonuçları değişmeyen bir filmin şu an içindeyiz. Düşünebiliyor musunuz Amerika Birleşik Devletleri komşumuz oldu. Artık 10.000 km ötede bir Amerika yok,20 kilometre ötede PKK ile iş tutan bir Amerika var.Devlet bey onu bile görmüyor, o gerçeği bile görmüyor.Tayyip ona hiç bakmıyor. Sadece adamlar bu ülkeye ne dediler biliyor musunuz?Ülkeye dediler ki “Siz uçaklarınızı oradan uçuramazsınız”Kim dedi bunu bize biliyor musunuz? Amerika dedi. Bu hareketi Ankara’da ben ve arkadaşlarımız gücümüz ölçeğinde kazandığınızı harcayarak, milletle buluşmaya ,milletimizi aydınlatmaya ve niyetimizi doğruya yöneltmeye çalışıyoruz. Aynısını burada bulunan eski abilerimizin, yeni partililerimizin, benim bacılarım, kardeşlerim, benim gençlerimin yapması lazım ki biz sonuç alalım. Rabbim şahit olsun ki haklı bir davanın neferlerisiniz. Haklı bir davanın, gururlu bir davanın, hiç kimseden emir almadan ve sadece Allah’a ve millete yaslanarak siyaset yapmanın hazzını almış bir topluluğun üyelerisiniz. Bu şeref bile bize yeter. CHP ne yapacak bundan sonra? Türkiye’nin birinci partisi olmuş yerelde, CHP ne yapacak? Neyi var neyi söyleyecek? AK Parti 22 yıl ne yaptı da ne yapacak? MHP bir başkasının yanında kahya.Ağanın yanında kahya, sözü yok. Bizim kurduğumuz parti bunun hiç sözü yok, o işi gücü ticarete dökmüş.Allah ıslah etsin diyeceğim. Gelmesine de vesile olduğu için Allah beni affetsin. Bu tür siyasiler, bu tür insanlar var oldukça ne olur? Hiçbir şey. Madem iktidarın Ankara’da altına gireceksin niye parti kurdun? Direkt git kardeşim. Ben bunu da anlayamıyorum Türkiye’de. hem iktidarı öveceksin, hem iktidar yere göğe sığdıramayacaksın, hem de ayrı bir partide duracaksın. Bu ne iki yüzlülük. onun için değerli kardeşlerim Milli Yol Partisi , bu hareket İmam-ı Azam’ın tam böyle işaret ettiği yolun yolcusu. ELİF AKGÜL
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.