Milletvekili çıkaracağız

ISPARTA 01.12.2021 - 15:12, Güncelleme: 30.03.2022 - 17:24
 

Milletvekili çıkaracağız

DEVA Partisi Isparta il Başkanı Av. Şayeste Özer Ceylan, yapılacak olan ilk seçimlerde DEVA partisi olarak birçok ilde olduğu gibi Isparta’da Milletvekili çıkartacaklarını söyledi. Ceylan. “Isparta, demokratik seçmen bilinci çok yüksek olmasına rağmen rengini belli etmeyen bir il. Bu nedenle burada da bir değişim yaşanacaktır” dedi.
Son yıllarda her alanda olduğu gibi siyasette de aktif rol oynayan ve siyasetin çeşitli kademelerinde görev alan kadınlardan birisi olan DEVA partisi il başkanı Av. Şayeste Özer Ceylan, neden siyasete girdiğini, hedeflerinin ne olduğunu arkadaşımız Hilal Arslan’a anlattı. ‘Toplumsal yaşamın yarısını ifade eden kadınların siyasette mutlaka söyleyecek çok önemli sözleri var ve tabi ki kadın eli her şeyi güzelleştirir” diyen Ceylan, Yapılacak olan seçimlerde partisinin birçok ilde olduğu gibi Isparta’da Milletvekili çıkartacağına inandığını ve bir değişimin yaşanacağına inandığını sözlerine ekledi. H.ARSLAN: Sizi Tanıyabilir miyiz? CEYLAN: Ben Şayeste Özer Ceylan. Otuz yıllık avukat ve arabulucuyum. Isparta’nın Yalvaç ilçesinde doğdum büyüdüm, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunuyum. 1990 Yılında mezun olmamı müteakip memleketimde serbest avukatlık yapmaya başladım. Avukatlık mesleğimden emekli olsam da avukatlığın bir emekliliği olduğuna inanmıyorum, dolayısıyla Yalvaç ilçesinde faal bir avukatlık bürom hala var. Orada bir ortağım ile birlikte işleri devam ettiriyoruz ve arabuluculuk yapıyorum. H.ARSLAN: Mesleğinizin yanında Deva Partisi il başkanlığına geçiş serüveninizden bahseder misiniz? CEYLAN: Türkiye’de siyaset bir meslekmişçesine yapılıyor, yani siyasetin içerisinde olan insanlar parti programlarına “2 Dönem” kuralını koymuş olmalarına rağmen maalesef yine kendileri bu kuralı bozarak ve tabiri caiz ise kayda hayat şartıyla siyaset gibi bir durum var. Bu nedenle de genç insanların siyasete ilgisi azalıyor ve siyaseti bir zaman kaybı olarak görüyorlar. Ne var ki siyaset hayatımızın her aşamasında olduğundan siyasi kalitenin, siyasi etiğin son yıllarda düştüğünü ve dejenere olduğunu düşünmekteydim. Hukukçu olduğum için de her zaman halkın içerisindeyim, vatandaşların şikayetlerini her zaman birebir dinliyorum. Pandemi sürecinde Demokrasi ve Atılım Partisi’nin kuruluş aşamalarını takip ettim ve beni siyasete iten bu partinin lideri ve kurucu kadroları oldu. Artık siyasetten şikayet etme döneminin bittiğini ve elimizi taşın altına koyarak siyasette aktif bir şekilde rol almak gerektiğini düşündüm. Bu şekilde Deva Partisi’nde göreve başladım. H.ARSLAN: Avukatlık ve il başkanlığı olarak her iki statünüzü zaman zaman birbirine karıştırıyor musunuz? Eğer öyleyle bu durumun artı ve eksilerini yaşıyor musunuz? CEYLAN: Karıştırmıyorum, çünkü burada avukat olarak çalışmış olsaydım siyaset yaptığım için muhakkak müvekkillerimle ilişkilerim sıkıntılı olurdu. Ama bürom Yalvaç ilçesinde olduğu için ve çok çalışkan bir ortağım olduğu için avukat meselesi ile siyaset meselesini hiç birbirine karıştırmıyorum. H.ARSLAN: Niçin Demokrasi ve Atlım Partisindesiniz? CEYLAN: Ben Deva Partisi’nin kuruluşunu bekleyen ve onunla beraber siyaset yapmak isteyenlerdendim açıkçası. Gerek Deva Partisi’nin Sayın Genel Başkanı Ali Babacan’ın gerek kurucu kadronun, Türkiye’ye ehliyet ve liyakat bakımından çok gerekli olduğunu düşünüyorum. Bu kadro Türkiye’nin geleceğinde olan bir kadro olacak. Sayın Babacan’ın on üç yıllık bakan olarak hizmetleri ve başarıları malum. Ben partiyi siyasette bir dönem olarak görüyorum, çünkü Deva Partisi ehliyet ve liyakate önem verip kadrolarını da bu şekilde oluşturmaya çalışarak Türkiye’de siyasi kalitenin yükselmesi arzusunda. Bu nedenle Deva partisindeyiz.   H.ARSLAN: Peki daha önce hiçbir siyasi partide aktif bir şekilde rol aldınız mı? CEYLAN: Genç bir avukatken Anavatan Partisi’nde kısa bir süre siyaset yapmıştım. Oradaki görevimi noktaladıktan sonra başka hiçbir partide görev almadım. Siyasiliğim yalnızca seçmen olarak uzun yıllar kalmıştı, ta ki Deva Partisi’nin kuruluşuna değin. H.ARSLAN: Parti olarak gelecek dönemlerde Türkiye siyasetinden beklentileriniz ve hedefleriniz nelerdir? CEYLAN: Bizlerin Deva Partisi olarak Türkiye siyasetinden beklentimiz; her türlü kutuplaşmanın ortadan kalkmasıdır. Öncelikle uzlaşma kültürünün bu topluma yerleştirilmesi gerekiyor. Bu nedenle de hem Demokrasi ve Atılım Partisi hem daha önceki seçimde Millet İttifakı’nı oluşturan partilerle mecliste bir parlamenter sisteme geçiş çalışmalarına başladık ve bu Türkiye için önemli bir dönemeç. Altı tane siyasi parti de bu çalışmaların içerisinde, çalışmalarını tamamladılar ve bu çalışmaların içerisinde “Siyasi Etik Yasasının” da olduğunu söyleyebilirim. Bizim bu çalışmadaki hedeflerimiz siyasi kalitenin yükselmesini müteakiben demokrasinin de tam anlamıyla artık yerleşmesini sağlayabilmektir. Türk demokrasisi henüz 98 yıllık bir geçmişe sahip ve bu 98 yıl içerisinde yaşam sürmüş herkes cumhuriyetin içinde doğmuş insanlar ve bizler cumhuriyetin kazanımlarıyla belirli yerlere geldik toplum olarak. Bunun yanında demokrasimiz darbelerle, darbe teşebbüsleriyle, e-muhtıralarla yaralar aldı üst üste. Tüm bunlardan toplumsal bir bilinç oluşması gerekiyor artık. Ben esasında bu bilincin var olduğunu düşünüyorum ki özellikle Türkiye’nin 9. Cumhurbaşkanı olan Süleyman Demirel’in memleketindeyiz. Burada siyasi bilincin iyi durumda olduğunu düşünüyorum. Yine vatandaşımızın sandıklarda demokratik tercihlerini kullanırken bu bilinci yansıtmaları gerektiğini net bir şekilde söyleyebilirim. H.ARSLAN: 98 Yıllık Türkiye Cumhuriyetindeki kilit yanılgılardan biri nedir? CEYLAN: Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi. Bunun da sebebi şu, bu sistem topluma tam olarak anlatılmadı veya toplumun iradesi yanıltıldı. Sonuç olarak Türkiye demokrasisi ileriye gitmesi gerekirken bu kilit noktada bir duraksama yaşadı. Bugün bu sistemin demokrasimize ve toplumumuza verdiği zararları çıplak gözlerle görebiliyoruz. Toplumumuz mutsuz ve gelecekten umutsuz. Herkes Türkiye’den ümidini kesmişçesine yurtdışına gitme telaşında. Tam da bu süreçte bu dağınıklığı toparlayacak olan siyasetin elidir. Özellikle Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılına iki yıl kalmışken tecrübelerimizle birlikte daha mutlu ve demokratik bir topluma dönüşmeliyiz. H.ARSLAN: Demokrasi ve Atılım Partisi olarak Türkiye siyasetinde iz bırakabileceğinizi düşünüyor musunuz ve bu nasıl bir iz olur? CEYLAN: Türkiye siyasetinde şahısların iz bırakmasını değil de kadroların iz bırakmasını önemsiyoruz, yani bizim partimiz de bir kadro hareketi. Bizlerin toplumda parti olarak yerleştirmek istediği şey hukukun üstünlüğünü, tam demokrasinin elzem olduğunu vatandaşımıza anlatmak. Bugünkü aklımıza gelebilecek bütün problemlerimizin ana kaynağı olan cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin bir an evvel değişmesini sağlamak. Eğer bunları yapabilirsek hem toplum olarak hem kadro olarak partimiz ve bu şekilde düşünen bütün siyasiler Tük siyasetinde güzel bir iz bırakırlar. Bu şekilde düşünen bütün siyasi partilerin iz bırakması nasip olacaktır. Bu konuyu şöyle değerlendirmek lazım; Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda çok zor bir istiklal mücadelesi veren toplumumuz demokrasiye geçişte de yine aynı mücadeleyi vermek zorundadır, verecektir de. H.ARSLAN: Demokrasi ve Atılım Partisi 9 Mart 2020’de Ali Babacan tarafından kuruldu. Peki, partinin isminde geçen demokrasi ve atılım Türkiye için neyi ifade ediyor? CEYLAN: Siyasi partiler kendilerini belli başlı sözcüklerle ifade ederler topluma ama önemli olan taşıdıkları isim değil o isimleri ne kadar hayata geçirebildikleridir. Demokrasi ekmek kadar, su kadar büyük bir ihtiyaçtır toplumlar için ve bu toplumların güzel yaşayabilmesi adına da bir idealdir tam demokrasi. Biz bu ideal üzerine adımıza demokrasi dedik. Atılım ise, Türkiye artık bu kısır mücadelelerle yaşamamalı, her anlamda bir sıçrayış, bir atılım gerçekleştirmeli ve bunu sürdürebilmeli. Ülkemiz ve siyasetimiz diğer ülkelerin çok gerisinde kaldı maalesef, insanlarımız çok bedel ödedi. Dediğim gibi bu geride kalmayı ancak atılımlarla sağlayabiliriz. Bunu da her zaman ifade ettiğim gibi ehliyetli, liyakatli kadrolar ve doğru kararlarla yapabiliriz. H.ARSLAN: Sizce Türkiye erken seçime gidecek mi, gitmeli mi? CEYLAN: Seçimler siyasetin bayram günleridir ve evet Türkiye erken seçime gitmeli, çünkü artık yönetilemez bir durumdayız. Her şeye tek adamın karar verdiği bir sistemle karşı karşıyayız ve bu çok tehlikeli bir durum. Öyle ki bütün bakanları atayan, yüksek yargı mensuplarını atayan, üniversitelerin yüksek kadroları atayan kişi tek. Bu kadar gücün bir insanın elinde toplanmış olması Türkiye için gerçekten büyük bir tehlike. Bunu şahıslara indirgemiyoruz, bu güç kimin eline olursa olsun Sayın Babacanın da deyimiyle bu korkunç ve kontrolsüz bir güç. Bu güçlerin toplandığı merkez ne kadar iyi niyetli olursa olsun günün birinde iyi niyetlerini kaybedip bu güce teslim olabilirler. O nedenle bizim kuruluş felsefemizde de olduğu gibi, Türkiye’de güçler ayrılığı ilkesinin muhakkak açıklanması ve tam yaşanması gerekiyor. Sonuç olarak biz erken seçimin olması gerektiğini düşünüyoruz ve biran önce bu kontrol edilemeyen ve idare edemeyen yönetimin değişmesi gerektiğini düşünüyoruz. Erken seçim gerekliliğini toplum da ifade ettiği zaman bunun önünde kimse duramayacaktır ve sandıklar önümüze koyulacaktır. H.ARSLAN: Bir kadın olarak siyasi yaşamda aktif rol almak nasıl bir his? CEYLAN: Açıkçası güzel bir duygu ve ben avukatlık mesleğimi yaparken de kadın erkek ayrımının olmaması gerektiğini düşünen eğitimli bir kadınım, cumhuriyet çocuğuyum. Siyasette de, siyasi partimizde de kadrolarımızı oluştururken kadın-erkek ayrımı yapılmadan görevler taksim edildi.  Fakat pozitif ayrımcılıkta bizim partimiz çıtayı yükselterek bunu daha çok uyguladı. Bu durum kadınların siyasette söz sahibi olmalarını sağlayan prensiptir. Sayın Genel Başkanımız Ali Babacan’ın bu hususta çok güzel bir tabiri vardır: “Siyaset erkeklere bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir.” Toplumsal yaşamın yarısını ifade eden kadınların siyasette mutlaka söyleyecek çok önemli sözleri var ve tabi ki kadın eli her şeyi güzelleştirir. Biz parti olarak cinsiyet ayrımı değil de demokrasiye saygı yönünden, ilkeli yaşamlarına göre ve toplumsal ahlaka göre insanların görevlerini ele alıyoruz. H.ARSLAN: Isparta’nın siyasi nabzı ne yönde atıyor ve sizce Isparta’da bir değişim beklentisi var mı? CEYLAN: Isparta’da demokratik seçmen bilinci çok yüksek olmasına karşın rengini çok belli etmeyen bir yerdir Isparta. Fakat muhakkak burada da bir değişim yaşanacak. Kısacası kalıplaşmış kadroların değişeceğini düşünüyoruz Isparta’da. H.ARSLAN: Deva Partisi Isparta’da milletvekili çıkarabilir mi? CEYLAN: Isparta dahil Türkiye’nin her yerinden deva partisi milletvekili çıkarır. Öyle ki bu iddiamız Türkiye’yi yönetmek açısından var. H.ARSLAN: Kadın şiddet ve kadın cinayetleri konusunda iktidarı ve muhalefeti nasıl konumlandırıyorsunuz ve sizin bu minvalde önergeleriniz olacak mı? CEYLAN: Kadına şiddet sadece kadına yönelik yaşatılan şiddet değildir, bu aileye yaşatılan bir şiddettir aynı zamanda. Toplumsal şiddet yansıyan bir şey, dolayısıyla şiddet mağduru bir kadının sağlıklı bireyler yetiştirmesi beklenemez. Yasalarımızda kadına şiddetin önlenmesi için birçok şey varken bizler çıtayı biraz daha yükseltip İstanbul Sözleşmesi’ne imza atmış bir devletiz. Ne yazık ki bir gecede imzaladığımız sözleşmeyi cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile yürürlükten kaldırıldı. Sanılanın aksine İstanbul Sözleşmesi, Türkiye’de ahlaki yozlaşmayı getirmiyordu, sadece ve sadece kadına değer vermeyi getiriyordu. Toplumumuz bugün şiddet sarmalının içinde ve sadece kadına şiddet değil her şeye şiddet çok yaygın. Şiddet konusu bütün yöneticilerin bilincinde olması gerekiyor ve ancak bu şekilde önüne geçilebilir diye düşünüyorum. Toplumsal balık hafızanın önüne geçilebilecek bir şey varsa eğer bu eğitim, bilinç düzeyi yüksek siyaset ve toplum, yasaların uygulanışı gibi faktörlerle olur. İktidarın bu konuda maalesef puanı düşük. Muhalefetin de eleştirilerinden ziyade bu konuda neler yapılabilir diye programlar projeler sunması gerekir ve bu topluma deklare edilmelidir. Bizler deva partisi olarak bu konu hakkında 90 günlük ve 360 günlük eylem planlarımızı hazırlayıp iktidara geldiğimizde projelerimizi bir toplumsal mutabakat olarak toplumun dikkatine sunuyoruz. H.ARSLAN: Siyasi bir kişilik olarak sosyal yaşama bir mesajınız var mı? CEYLAN: Umudumuzu asla yitirmemeliyiz. İnsanlar umutlarını yitirdikleri anda hayat karşısında başarısızlığa uğruyorlar. Bu nedenle umut her zaman var olmalıdır. Yeryüzünde kalıcı olan tek şey iyi niyet ve sevgi. Toplumsal diyaloglar artmalı, gençlerimize iyi birer örnek olarak, çocuklarımıza güzel bir gelecek vadederek mutlaka başarabiliriz. Mutlu millet olmak, bizim milletimizin de hakkı, artı değerler bizim gençlerimizin de hakkı. Biz siyasetçiler olarak umudumuzu hep diri tutuyoruz, bunu toplumumuzla paylaşmak istiyoruz. Toplumumuz da yılgınlığa kapılmamalı, korkmamalı ve umudu hep diri tutmalıyız. H.ARSLAN: Şayeste hanım, manşet gazetesi olarak bize vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ediyoruz. Keyifli sohbetiniz için ayrıca şahsi teşekkürlerimi sunuyorum. CEYLAN: Ben de çok teşekkür ederim, genç bir gazetecinin bana böyle kaliteli sorular sorması güzeldi. Son olarak şunu da belirtmeliyim ki, günlük hayatın karmaşasında esas tabloyu kaçırabiliyoruz ve bunu sık sık hatırlamamız gerekiyor. Çok yararlı bir röportaj oldu. 
DEVA Partisi Isparta il Başkanı Av. Şayeste Özer Ceylan, yapılacak olan ilk seçimlerde DEVA partisi olarak birçok ilde olduğu gibi Isparta’da Milletvekili çıkartacaklarını söyledi. Ceylan. “Isparta, demokratik seçmen bilinci çok yüksek olmasına rağmen rengini belli etmeyen bir il. Bu nedenle burada da bir değişim yaşanacaktır” dedi.

Son yıllarda her alanda olduğu gibi siyasette de aktif rol oynayan ve siyasetin çeşitli kademelerinde görev alan kadınlardan birisi olan DEVA partisi il başkanı Av. Şayeste Özer Ceylan, neden siyasete girdiğini, hedeflerinin ne olduğunu arkadaşımız Hilal Arslan’a anlattı. ‘Toplumsal yaşamın yarısını ifade eden kadınların siyasette mutlaka söyleyecek çok önemli sözleri var ve tabi ki kadın eli her şeyi güzelleştirir” diyen Ceylan, Yapılacak olan seçimlerde partisinin birçok ilde olduğu gibi Isparta’da Milletvekili çıkartacağına inandığını ve bir değişimin yaşanacağına inandığını sözlerine ekledi.

H.ARSLAN: Sizi Tanıyabilir miyiz?

CEYLAN: Ben Şayeste Özer Ceylan. Otuz yıllık avukat ve arabulucuyum. Isparta’nın Yalvaç ilçesinde doğdum büyüdüm, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunuyum. 1990 Yılında mezun olmamı müteakip memleketimde serbest avukatlık yapmaya başladım. Avukatlık mesleğimden emekli olsam da avukatlığın bir emekliliği olduğuna inanmıyorum, dolayısıyla Yalvaç ilçesinde faal bir avukatlık bürom hala var. Orada bir ortağım ile birlikte işleri devam ettiriyoruz ve arabuluculuk yapıyorum.

H.ARSLAN: Mesleğinizin yanında Deva Partisi il başkanlığına geçiş serüveninizden bahseder misiniz?

CEYLAN: Türkiye’de siyaset bir meslekmişçesine yapılıyor, yani siyasetin içerisinde olan insanlar parti programlarına “2 Dönem” kuralını koymuş olmalarına rağmen maalesef yine kendileri bu kuralı bozarak ve tabiri caiz ise kayda hayat şartıyla siyaset gibi bir durum var. Bu nedenle de genç insanların siyasete ilgisi azalıyor ve siyaseti bir zaman kaybı olarak görüyorlar. Ne var ki siyaset hayatımızın her aşamasında olduğundan siyasi kalitenin, siyasi etiğin son yıllarda düştüğünü ve dejenere olduğunu düşünmekteydim. Hukukçu olduğum için de her zaman halkın içerisindeyim, vatandaşların şikayetlerini her zaman birebir dinliyorum. Pandemi sürecinde Demokrasi ve Atılım Partisi’nin kuruluş aşamalarını takip ettim ve beni siyasete iten bu partinin lideri ve kurucu kadroları oldu. Artık siyasetten şikayet etme döneminin bittiğini ve elimizi taşın altına koyarak siyasette aktif bir şekilde rol almak gerektiğini düşündüm. Bu şekilde Deva Partisi’nde göreve başladım.

H.ARSLAN: Avukatlık ve il başkanlığı olarak her iki statünüzü zaman zaman birbirine karıştırıyor musunuz? Eğer öyleyle bu durumun artı ve eksilerini yaşıyor musunuz?

CEYLAN: Karıştırmıyorum, çünkü burada avukat olarak çalışmış olsaydım siyaset yaptığım için muhakkak müvekkillerimle ilişkilerim sıkıntılı olurdu. Ama bürom Yalvaç ilçesinde olduğu için ve çok çalışkan bir ortağım olduğu için avukat meselesi ile siyaset meselesini hiç birbirine karıştırmıyorum.

H.ARSLAN: Niçin Demokrasi ve Atlım Partisindesiniz?

CEYLAN: Ben Deva Partisi’nin kuruluşunu bekleyen ve onunla beraber siyaset yapmak isteyenlerdendim açıkçası. Gerek Deva Partisi’nin Sayın Genel Başkanı Ali Babacan’ın gerek kurucu kadronun, Türkiye’ye ehliyet ve liyakat bakımından çok gerekli olduğunu düşünüyorum. Bu kadro Türkiye’nin geleceğinde olan bir kadro olacak. Sayın Babacan’ın on üç yıllık bakan olarak hizmetleri ve başarıları malum. Ben partiyi siyasette bir dönem olarak görüyorum, çünkü Deva Partisi ehliyet ve liyakate önem verip kadrolarını da bu şekilde oluşturmaya çalışarak Türkiye’de siyasi kalitenin yükselmesi arzusunda. Bu nedenle Deva partisindeyiz.

 

H.ARSLAN: Peki daha önce hiçbir siyasi partide aktif bir şekilde rol aldınız mı?

CEYLAN: Genç bir avukatken Anavatan Partisi’nde kısa bir süre siyaset yapmıştım. Oradaki görevimi noktaladıktan sonra başka hiçbir partide görev almadım. Siyasiliğim yalnızca seçmen olarak uzun yıllar kalmıştı, ta ki Deva Partisi’nin kuruluşuna değin.

H.ARSLAN: Parti olarak gelecek dönemlerde Türkiye siyasetinden beklentileriniz ve hedefleriniz nelerdir?

CEYLAN: Bizlerin Deva Partisi olarak Türkiye siyasetinden beklentimiz; her türlü kutuplaşmanın ortadan kalkmasıdır. Öncelikle uzlaşma kültürünün bu topluma yerleştirilmesi gerekiyor. Bu nedenle de hem Demokrasi ve Atılım Partisi hem daha önceki seçimde Millet İttifakı’nı oluşturan partilerle mecliste bir parlamenter sisteme geçiş çalışmalarına başladık ve bu Türkiye için önemli bir dönemeç. Altı tane siyasi parti de bu çalışmaların içerisinde, çalışmalarını tamamladılar ve bu çalışmaların içerisinde “Siyasi Etik Yasasının” da olduğunu söyleyebilirim. Bizim bu çalışmadaki hedeflerimiz siyasi kalitenin yükselmesini müteakiben demokrasinin de tam anlamıyla artık yerleşmesini sağlayabilmektir. Türk demokrasisi henüz 98 yıllık bir geçmişe sahip ve bu 98 yıl içerisinde yaşam sürmüş herkes cumhuriyetin içinde doğmuş insanlar ve bizler cumhuriyetin kazanımlarıyla belirli yerlere geldik toplum olarak. Bunun yanında demokrasimiz darbelerle, darbe teşebbüsleriyle, e-muhtıralarla yaralar aldı üst üste. Tüm bunlardan toplumsal bir bilinç oluşması gerekiyor artık. Ben esasında bu bilincin var olduğunu düşünüyorum ki özellikle Türkiye’nin 9. Cumhurbaşkanı olan Süleyman Demirel’in memleketindeyiz. Burada siyasi bilincin iyi durumda olduğunu düşünüyorum. Yine vatandaşımızın sandıklarda demokratik tercihlerini kullanırken bu bilinci yansıtmaları gerektiğini net bir şekilde söyleyebilirim.

H.ARSLAN: 98 Yıllık Türkiye Cumhuriyetindeki kilit yanılgılardan biri nedir?

CEYLAN: Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi. Bunun da sebebi şu, bu sistem topluma tam olarak anlatılmadı veya toplumun iradesi yanıltıldı. Sonuç olarak Türkiye demokrasisi ileriye gitmesi gerekirken bu kilit noktada bir duraksama yaşadı. Bugün bu sistemin demokrasimize ve toplumumuza verdiği zararları çıplak gözlerle görebiliyoruz. Toplumumuz mutsuz ve gelecekten umutsuz. Herkes Türkiye’den ümidini kesmişçesine yurtdışına gitme telaşında. Tam da bu süreçte bu dağınıklığı toparlayacak olan siyasetin elidir. Özellikle Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. Yılına iki yıl kalmışken tecrübelerimizle birlikte daha mutlu ve demokratik bir topluma dönüşmeliyiz.

H.ARSLAN: Demokrasi ve Atılım Partisi olarak Türkiye siyasetinde iz bırakabileceğinizi düşünüyor musunuz ve bu nasıl bir iz olur?

CEYLAN: Türkiye siyasetinde şahısların iz bırakmasını değil de kadroların iz bırakmasını önemsiyoruz, yani bizim partimiz de bir kadro hareketi. Bizlerin toplumda parti olarak yerleştirmek istediği şey hukukun üstünlüğünü, tam demokrasinin elzem olduğunu vatandaşımıza anlatmak. Bugünkü aklımıza gelebilecek bütün problemlerimizin ana kaynağı olan cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin bir an evvel değişmesini sağlamak. Eğer bunları yapabilirsek hem toplum olarak hem kadro olarak partimiz ve bu şekilde düşünen bütün siyasiler Tük siyasetinde güzel bir iz bırakırlar. Bu şekilde düşünen bütün siyasi partilerin iz bırakması nasip olacaktır. Bu konuyu şöyle değerlendirmek lazım; Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda çok zor bir istiklal mücadelesi veren toplumumuz demokrasiye geçişte de yine aynı mücadeleyi vermek zorundadır, verecektir de.

H.ARSLAN: Demokrasi ve Atılım Partisi 9 Mart 2020’de Ali Babacan tarafından kuruldu. Peki, partinin isminde geçen demokrasi ve atılım Türkiye için neyi ifade ediyor?

CEYLAN: Siyasi partiler kendilerini belli başlı sözcüklerle ifade ederler topluma ama önemli olan taşıdıkları isim değil o isimleri ne kadar hayata geçirebildikleridir. Demokrasi ekmek kadar, su kadar büyük bir ihtiyaçtır toplumlar için ve bu toplumların güzel yaşayabilmesi adına da bir idealdir tam demokrasi. Biz bu ideal üzerine adımıza demokrasi dedik. Atılım ise, Türkiye artık bu kısır mücadelelerle yaşamamalı, her anlamda bir sıçrayış, bir atılım gerçekleştirmeli ve bunu sürdürebilmeli. Ülkemiz ve siyasetimiz diğer ülkelerin çok gerisinde kaldı maalesef, insanlarımız çok bedel ödedi. Dediğim gibi bu geride kalmayı ancak atılımlarla sağlayabiliriz. Bunu da her zaman ifade ettiğim gibi ehliyetli, liyakatli kadrolar ve doğru kararlarla yapabiliriz.

H.ARSLAN: Sizce Türkiye erken seçime gidecek mi, gitmeli mi?

CEYLAN: Seçimler siyasetin bayram günleridir ve evet Türkiye erken seçime gitmeli, çünkü artık yönetilemez bir durumdayız. Her şeye tek adamın karar verdiği bir sistemle karşı karşıyayız ve bu çok tehlikeli bir durum. Öyle ki bütün bakanları atayan, yüksek yargı mensuplarını atayan, üniversitelerin yüksek kadroları atayan kişi tek. Bu kadar gücün bir insanın elinde toplanmış olması Türkiye için gerçekten büyük bir tehlike. Bunu şahıslara indirgemiyoruz, bu güç kimin eline olursa olsun Sayın Babacanın da deyimiyle bu korkunç ve kontrolsüz bir güç. Bu güçlerin toplandığı merkez ne kadar iyi niyetli olursa olsun günün birinde iyi niyetlerini kaybedip bu güce teslim olabilirler. O nedenle bizim kuruluş felsefemizde de olduğu gibi, Türkiye’de güçler ayrılığı ilkesinin muhakkak açıklanması ve tam yaşanması gerekiyor. Sonuç olarak biz erken seçimin olması gerektiğini düşünüyoruz ve biran önce bu kontrol edilemeyen ve idare edemeyen yönetimin değişmesi gerektiğini düşünüyoruz. Erken seçim gerekliliğini toplum da ifade ettiği zaman bunun önünde kimse duramayacaktır ve sandıklar önümüze koyulacaktır.

H.ARSLAN: Bir kadın olarak siyasi yaşamda aktif rol almak nasıl bir his?

CEYLAN: Açıkçası güzel bir duygu ve ben avukatlık mesleğimi yaparken de kadın erkek ayrımının olmaması gerektiğini düşünen eğitimli bir kadınım, cumhuriyet çocuğuyum. Siyasette de, siyasi partimizde de kadrolarımızı oluştururken kadın-erkek ayrımı yapılmadan görevler taksim edildi.  Fakat pozitif ayrımcılıkta bizim partimiz çıtayı yükselterek bunu daha çok uyguladı. Bu durum kadınların siyasette söz sahibi olmalarını sağlayan prensiptir. Sayın Genel Başkanımız Ali Babacan’ın bu hususta çok güzel bir tabiri vardır: “Siyaset erkeklere bırakılmayacak kadar ciddi bir iştir.” Toplumsal yaşamın yarısını ifade eden kadınların siyasette mutlaka söyleyecek çok önemli sözleri var ve tabi ki kadın eli her şeyi güzelleştirir. Biz parti olarak cinsiyet ayrımı değil de demokrasiye saygı yönünden, ilkeli yaşamlarına göre ve toplumsal ahlaka göre insanların görevlerini ele alıyoruz.

H.ARSLAN: Isparta’nın siyasi nabzı ne yönde atıyor ve sizce Isparta’da bir değişim beklentisi var mı?

CEYLAN: Isparta’da demokratik seçmen bilinci çok yüksek olmasına karşın rengini çok belli etmeyen bir yerdir Isparta. Fakat muhakkak burada da bir değişim yaşanacak. Kısacası kalıplaşmış kadroların değişeceğini düşünüyoruz Isparta’da.

H.ARSLAN: Deva Partisi Isparta’da milletvekili çıkarabilir mi?

CEYLAN: Isparta dahil Türkiye’nin her yerinden deva partisi milletvekili çıkarır. Öyle ki bu iddiamız Türkiye’yi yönetmek açısından var.

H.ARSLAN: Kadın şiddet ve kadın cinayetleri konusunda iktidarı ve muhalefeti nasıl konumlandırıyorsunuz ve sizin bu minvalde önergeleriniz olacak mı?

CEYLAN: Kadına şiddet sadece kadına yönelik yaşatılan şiddet değildir, bu aileye yaşatılan bir şiddettir aynı zamanda. Toplumsal şiddet yansıyan bir şey, dolayısıyla şiddet mağduru bir kadının sağlıklı bireyler yetiştirmesi beklenemez. Yasalarımızda kadına şiddetin önlenmesi için birçok şey varken bizler çıtayı biraz daha yükseltip İstanbul Sözleşmesi’ne imza atmış bir devletiz. Ne yazık ki bir gecede imzaladığımız sözleşmeyi cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile yürürlükten kaldırıldı. Sanılanın aksine İstanbul Sözleşmesi, Türkiye’de ahlaki yozlaşmayı getirmiyordu, sadece ve sadece kadına değer vermeyi getiriyordu. Toplumumuz bugün şiddet sarmalının içinde ve sadece kadına şiddet değil her şeye şiddet çok yaygın. Şiddet konusu bütün yöneticilerin bilincinde olması gerekiyor ve ancak bu şekilde önüne geçilebilir diye düşünüyorum. Toplumsal balık hafızanın önüne geçilebilecek bir şey varsa eğer bu eğitim, bilinç düzeyi yüksek siyaset ve toplum, yasaların uygulanışı gibi faktörlerle olur. İktidarın bu konuda maalesef puanı düşük. Muhalefetin de eleştirilerinden ziyade bu konuda neler yapılabilir diye programlar projeler sunması gerekir ve bu topluma deklare edilmelidir. Bizler deva partisi olarak bu konu hakkında 90 günlük ve 360 günlük eylem planlarımızı hazırlayıp iktidara geldiğimizde projelerimizi bir toplumsal mutabakat olarak toplumun dikkatine sunuyoruz.

H.ARSLAN: Siyasi bir kişilik olarak sosyal yaşama bir mesajınız var mı?

CEYLAN: Umudumuzu asla yitirmemeliyiz. İnsanlar umutlarını yitirdikleri anda hayat karşısında başarısızlığa uğruyorlar. Bu nedenle umut her zaman var olmalıdır. Yeryüzünde kalıcı olan tek şey iyi niyet ve sevgi. Toplumsal diyaloglar artmalı, gençlerimize iyi birer örnek olarak, çocuklarımıza güzel bir gelecek vadederek mutlaka başarabiliriz. Mutlu millet olmak, bizim milletimizin de hakkı, artı değerler bizim gençlerimizin de hakkı. Biz siyasetçiler olarak umudumuzu hep diri tutuyoruz, bunu toplumumuzla paylaşmak istiyoruz. Toplumumuz da yılgınlığa kapılmamalı, korkmamalı ve umudu hep diri tutmalıyız.

H.ARSLAN: Şayeste hanım, manşet gazetesi olarak bize vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ediyoruz. Keyifli sohbetiniz için ayrıca şahsi teşekkürlerimi sunuyorum.

CEYLAN: Ben de çok teşekkür ederim, genç bir gazetecinin bana böyle kaliteli sorular sorması güzeldi. Son olarak şunu da belirtmeliyim ki, günlük hayatın karmaşasında esas tabloyu kaçırabiliyoruz ve bunu sık sık hatırlamamız gerekiyor. Çok yararlı bir röportaj oldu. 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve ispartamanset.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.